Sıfır Pozisyonu

Yayınlar >> Yazılar >> Sıfır Pozisyonu

Manuela Martela 
Çeviri: Deniz Erk

Sıfır Pozisyonu; bedenin duruşu, eklem hizaları ve hareket aralığı (ROM) için anatomik bir referansı/kaynağı temsil ediyor. 

Anatomi biliminin güncel protokollerinde veri toplamak için otopsi pozisyonundaki kadavralar, yani düz bir masada yatan ölü bedenler kullanılıyor. Axis Syllabus’un önerdiği sıfır pozisyonu ise bu anlayışa tam bir tezat oluşturuyor. Standart Anatomik Pozisyon (SAP) 14. yüzyılda kullanılmaya başlanmış, o zamandan beri de hareket değişkenlerinin tümünün ölçümü için evrensel bir duruş referansı olarak kabul ediliyor. 

Standart Anatomik Pozisyon’da omurganın eğrileri düzleştirilmiş, kafa öne doğru devrilmiş, göğüs kafesi çökmüş, üst gövde dikey şekilde konumlandırılmış, pelvis geriye bükülmüş (posterior tilt pozisyonunda), bacaklar paralel olarak yerleştirilmiş, kalça ve diz eklemleri hiperekstansiyonda (aşırı derecede gerilmiş), omuz eklemleri dışa dönmüş ve kürek kemikleri geri çekilerek frontal düzleme paralel düz bir pozisyona getirilmiş oluyor. 

Dinamik harekete hazırlanan canlı bir bedene böyle bir duruş protokolü uygulamak en azından sırt ağrısı ve yorgunluğa, daha büyük yükler alındığında ise disk sıkışmalarına, kalça eklemini desteksiz bırakarak diz ve omuz eklemi yaralanmalarına sebep olur. SAP ağırlık merkezini topuklara doğru yönlendirir, fakat bu durum yüksek performans gerektiren aktiviteler sırasında belirleyici olabilecek hareket seçeneklerini daraltır. Maalesef hareket yöntemlerinin çoğu aslında bu duruş örneğini temel alıyor.

Özenli bilimsel araştırmalar ve bir çok test sonucunda AS tarafından önerilen Sıfır Pozisyonu, kolay nefes almayı ve hareket için hazır olmayı sağlayan dinamik bir duruşu temsil ediyor. Bu duruş, omurganın fizyolojik eğrilerinin korunmasını içeriyor: boyundaki lordoza, göğüsteki kifoza ve beldeki lordoza izin vererek omurganın tamamında şok emilimi ve hareketliliği mümkün kılıyor.

Hareket halindeyken hafifçe herhangi bir tarafa yatmasına izin verilen serbest bir kafatası, sadece boyun bölgesinde değil, bedenin önünde, arkasında ve yanlarındaki gerilimi dengeler. Kalçayı da dahil ederek gövdeyi hafifçe öne doğru eğmek ağırlık merkezini ayakların ortasına doğru kaydırır, böylece yük daha dengeli bir şekilde dağıtılabilir ve topukları kaldırarak sürtünmeyi azaltan, bedeni itmekte ve yön vermekte kullandığımız kas zincirleri harekete hazır hale gelir. Kalça, diz, omuz ve dirsek eklemlerinde orta derecede açılar, gereksiz bağ gerilimini azaltır ve kasları hafifçe devreye sokar, üst ve alt beden arasında destekli bir bağlantı ve uyum temin eder. Bunun sonucunda, ellerin avuç içleri genellikle arka-ortaya doğru eğik bir şekilde konumlanarak üst bacağa doğru bakar. 

Neticede makul açı değerleri benzersizdir ve bireysel morfolojiyi hesaba katmak gerekir. Yine de düz çizgiler ve düz açılar çoğunlukla örneksel istisnalardır. Sıfır Pozisyonu koşmak, durmak, oturmak, sıçramak, dengelemek, yere inmek, kaldırmak, itmek veya çekmek arasında gidip gelmek için işlevsel kaynaklar sağlama çabasını temsil ediyor.

Bültene buradan abone olabilirsiniz.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top